Obezite
çağımızın en büyük sorunu…
Diğer
ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün birçok insan adeta obeziteye
doğru koşmaktadır. 2010’da yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’na göre;
Erkeklerin
%20,5, kadınların % 41,0, katılımcıların toplamının ise % 30,3’nün obez olduğu
tespit edilmiştir.. Peki nedir bu obezite ve insanlar neden obez olur?
Dışardan
bakınca obezite irade yetmezliği veya yeme bozukluğu gibi görülse de aslında
birçok faktör obeziteyi tetikler, örnek verecek olursak çevresel, genetik ve
psikolojik faktörler bunlardan bazılarıdır.
Size
şaşırtıcı gelecek ama yapılan araştırmalara göre psikolojik faktörler hormonal
faktörlere göre obeziteye daha çok sebep olurlar. Çünkü yeme ihtiyacı bir
dürtüdür ve eski toplumlardan günümüze yemek
yeme rahatlatıcı, açlık ise acı veren bir duygu olarak süre gelmiştir.
Yemek yeme sonucundaki rahatlama insana haz veren bir duygudur, yani çoğu insan
yemekten sonra mutluluk saçar. Tam
da bu yüzden insanlar haz veren bu davranışı savunma mekanizması olarak
kullanırlar, yani stres anında yemek yerler ve sonunda rahatlarlar, mutlu
olurlar, bir nevi streslerinden kaçarlar. İşte insanlar bu durumu( yeme-stres) bağdaştırdıklarında
her stres anında rahatlamak için dürtüsel olarak yemek yemeye başlarlar ve
özellikle yüksek kalorili yiyeceklere saldırırlar. Bu davranış öğrenilip, önüne
geçilemediğinde ise insanların obez olması kaçınılmaz sondur. Fakat bu herkes
için geçerli değildir. Çoğu insan stresliyken daha çok ya da daha fazla yeme
eğilimi gösterdiğini söyler, evet insanlar akut olarak yani anlık stres altında
daha az yerken, kronik yani uzun süreli stres altındayken daha fazla yemek
yerler. Ama ne yazık ki günümüz şartlarında hepimiz kronik olarak stres
altındayız ve daha fazla yeme eğilimi göstererek obez olmaya aday bireyleriz.
Peki obeziteden
kurtulmak için ne yapmalıyız? Öncelikle tabi ki stresten uzak durmak gerekir
diyeceğim ama bunun mümkün olamadığının da farkındayız. Bu yüzden hemen diğer
bir öneri olarak, istemsiz yeme davranışından uzak durmalıyız. Yani dürtüsel ve
sonunda bizi rahatlatacak olan yeme alışkanlıklarımızı kontrol altına
almalıyız. Stres anında yemek yemeye kendimizi alıştırmamalıyız ve
acıktığımızda yemek yemeliyiz. Çünkü stres anında saldırdığımız yemeği aslında
ihtiyacımız olduğu için yemediğimizin, onun sadece savunma mekanizması
olduğunun farkına varmalıyız. Yeme davranışı yerine koyulabilecek davranışlar
edinmeliyiz, örneğin stresimizin fazla olduğu zamanlar spor yapmalıyız,
biliyoruz ki spor yaparken de seratonin yani mutluluk hormonu salgılarız ve
böylece stresimizle başa çıkabiliriz. Bunların hiç birini yapamıyorsak
stresliyken çok kalorili yiyecekleri tercih etmek yerine meyve, salata, yoğurt,
süt gibi hem az kalorili hem de sağlıklı besinleri tercih etmeliyiz.
İşte bu
anlattıklarımdan yola çıkarsak yemek yemeyi sadece fiziksel bir ihtiyaç olarak
göremeyeceğimiz gibi obeziteyi de sadece fazla yemek yemenin sonucu olarak değerlendirmemeli,
psikolojik faktörleri de göz önünde bulundurmalıyız.