Üniversite giriş sınavları adeta bir
maraton haline geldi. Öyle ki bu maratonda yerini alan üniversite adayları;
sağlıklarını, ihtiyaçlarını görmezden gelmek pahasına bu uğurda elinden geleni
yapıyor. Ancak, önemli bir tehlike söz konusu. Üniversite adayları aynı zamanda
birer obez adayı! Nedeni sınava hazırlanan öğrencilerde gelişen bazı olumsuz
yeme davranışları. Peki öğrenciler bu olumsuz yeme davranışlarını neden geliştiriyor?
Cevabı şu. Bazı öğrenciler yemek yemeye ayrılan zamanı vakit kaybı olarak
görüyor ve yemek yemeye zaman ayırmadan, kısa sürede tüketebilecekleri bol
kalorili yoğun gıdalarla besleniyorlar. Diğer bir grup ise ders çalışma
esnasında ortaya çıkan endişe ve stresi bastırmak için, genellikle bizi iyi
hissettiren fakat bazı olumsuzluklara sebep olabilen yüksek karbonhidratlı
yiyecekler tüketen öğrenciler. Her iki grupta da ortak nokta kısa bir zaman
diliminde, bol kalorili çoğu zaman vitamin ve mineral içeriğinden yoksun,
sağlıksız gıdalar tüketiyor olmaları. Peki çözüm nedir? Sözünü ettiğimiz ilk
kitle için çözüm yemek yemeye vakit ayırmaktır. Yemek yemek bir ihtiyaçtır ve
karşılanmayan ihtiyaçlar huzursuzluk ve mutsuzluk doğurur. Yemek yemek
fizyolojik bir ihtiyaç olmasının yanı sıra psikolojik ve çoğu zaman sosyolojik
doyum sağlamayı da gerektiren bir ihtiyaçtır. Bu anlamda, yemek zamanları
kendisi için ayrılan yeterli bir zaman diliminde , aile/arkadaş ortamında
geçirildiği takdirde tam anlamıyla bir doyum süz konusu olabilecektir. Öğrenciler
kısa sürede tükettikleri yoğun yiyeceklerle karınlarını doyurmuş olsalar bile
psikolojik ve sosyolojik doyumdan mahrum kalacaklardır. Bu konuda ailelere
önemli görevler düşmektedir. Aileler, zamanlarının çoğunu ders çalışarak hatta
ders çalışmaktan başka bir şey yapmayarak geçiren çocuklarının yemek
zamanlarının sofrada aileyle birlikte geçirilmesine özen göstererek bu konuda
onlara destek olabilirler. Diğer hedef kitlemiz ise, ders çalışma esnasında,
stres yaratan durumlarda onları iyi hissettiren yüksek karbonhidratlı
yiyecekleri tüketen öğrenciler. Yüksek karbonhidrat içerikli yiyecekler, kan
şekerini hızla yükselttikten ve kısa bir rahatlık hissiyatına yol açtıktan
sonra, bazı olumsuz sonuçları da beraberinde getirmektedir. Bunlardan birincisi
yüksek karbonhidrat içeren yiyecekleri tükettikten sonra uyku hissinin
oluşması, diğeri ise hızla yükselen kan şekerinin hızla geri düşmesiyle ortaya
çıkan tekrar yeme isteğidir. Bu koşullarda uykusu gelen öğrencinin ders
çalışmaya devam etmesi olanaksız hale gelecek ya da sürekli bir şeyler yeme
arayışında olan üniversite adayları söz konusu olacaktır. Obezitenin insanları
psikolojik anlamda olumsuz etkiliyor olması aşikardır. Bu durumun genç
üniversite öğrencilerinde daha yıpratıcı etkileri söz konusu olabilecektir. Bu
noktada, kendini sözünü ettiğimiz ikinci
kitleye ait hisseden öğrencilerin bu durumdan kaçınmasına yardımcı olabilecek
bazı ipuçları söz konusudur. Stres anlarında karbonhidratlı yiyecekler yeme
isteği duyan kişi, stresle baş etmenin bir şeyler atıştırmak dışında yollarına
başvurmalıdır. Bunlar, stres anında stres yaratan duruma ara verip hafif bir
egzersiz veya yürüyüş yapmak, temiz hava almak, müzik dinlemek gibi
alternatifler olabilir. Önemli olan; kişinin kendisine, ihtiyaçlarına kulak
veriyor olması, o anki yeme ihtiyacının nerden kaynaklandığını anlaması ve
kendisine bu durumla baş edebileceği alternatifler yaratabilmesidir. Özetle,
yemek yemek bir ihtiyaçtır ve ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Ancak bu ihtiyacın
nereden geldiği çok önemlidir. Söz konusu fizyolojik bir açlıksa yemek saatiniz
gelmiştir, ancak bu açlığa stres gibi dışsal faktörler neden oluyorsa bunları
ayırt etmeyi öğrenmeli ve kendinize
böyle durumlarda başvurabileceğiniz alternatifler yaratmalısınız.
Stj.Dyt.Nur
Ecem BAYDI
Uzm. Dyt. Hayrettin MUTLU
YORUMLAR
 | Yükleniyor... |